Sağlık Sistemi Yoğun Bakımda
Covid-19 pandemisiyle birlikte iş yükü artan doktorların kötü çalışma ortamlarında emeklerinin karşılığını alamadığını belirterek sağlık sisteminin çökme noktasına geldiği bir dönemde Tıp Bayramına girildiğini söyleyen Şahin, “2003 yılında başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte kamucu sağlık politikalarını terk eden AKP iktidarı bugün sağlık sisteminin kaosa sürüklenmesine sebep olmuştur. İçinde bulunduğumuz dönemde hekimlerimiz istifa ederek yurt dışına gitmekte, vatandaş muayene için randevu alamamakta, ameliyatlar yapılamamakta, tıbbi malzeme temin edilememekte, sağlıkta şiddet ve malpraktis davaları her geçen gün katlanarak artmaya devam etmektedir. Gelinen noktada mevcut sağlık sisteminden hizmet alan hastalar da hizmet veren sağlık çalışanları da memnun değildir. AKP iktidarında piyasalaştırılan sağlık sistemine artık son verilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yandaş şirketlere para aktaran değil, halkın sağlığını önceleyen kamucu sağlık politikaları hayata geçirilmelidir. Sağlık sisteminin yoğun bakımda olduğu böylesine bir dönemde hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız Tıp Bayramına yine boyunları bükük gireceklerdir.” ifadelerini kullandı.
Tıbbiyeliler Kurtuluş Mücadelesinde Ön Safta Yer Aldılar
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hekimlere yönelik “ varsın giderlerse gitsinler” sözlerine de tepki gösteren Şahin, “ Hekimlerimize yönelik olarak en üst düzeyden çok yaralayıcı ifadeler kullanıldı. İnsanı yaşatmayı amaç edinen evrensel bir meslek olan hekimliğin, para üzerinden rencide etmeye kimsenin hakkı yoktur. Hekimler Cumhuriyetimizin kuruluş sürecinde her daim Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında Kuva-yi Tıbbiye olarak görev yapmışlardır. 1915 yılında Çanakkale Savaşında Tıp Fakültesinin tüm öğrencileri savaşa katılmış, 765 tıbbiyeliden 346’sı şehit olmuştur. Yine 1915 yılında Çanakkale Savaşına katılan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin tamamı şehit olduğu için 6 yıl sonra 1921 yılında tıp fakültesi mezun verememiştir. 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul İngilizler tarafından işgal edildiği zaman İstanbul’un işgaline tıbbiyeliler karşı çıkmış, İstanbul Tıp Fakültesinin kuleleri arasına Türk bayrağı asılmış ve bu esnada Tıbbiyeli Hikmet İngilizler tarafından vurularak yaralanmıştır. 16 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma Vapuruyla Kurtuluş Savaşını başlatmak için İstanbul’dan ayrılırken yanında bulunan 22 kişilik kurmay heyetinde Dr. İbrahim Tali Öngören, Dr. Refik Saydam ve Dr. Behçet Efendi olmak üzere 3 hekim bulunmaktaydı. Son olarak, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresinde Tıbbiyeli Hikmet henüz üçüncü sınıf öğrencisiyken, Mustafa Kemal Atatürk’e biz mandayı kabul etmiyoruz diyerek “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolasını söyleten kişi olmuştur. İşte ülkemizin kurtuluş mücadelesinde bu toprakları bizlere vatan yapan kadroların içerisinde görev alan Tıbbiyeliler, en zor koşullarda dahi ülkemizden ayrılmamışlardır. Geçmişte ülkemizin kuruluş sürecinde kahramanlık gösteren tıbbiyeliler, bugün de Covid-19 pandemisi sürecinde kahramanlıklarını yeniden ortaya koymuşlardır. Covid-19 ile mücadelenin Mehmetçikleri hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız olmuştur. Hekim ve sağlık çalışanlarının haklarını vermeyenler ve onları aşağılayarak “varsın giderlerse gitsinler” diyenler belli ki en yakın zamanda gideceklerdir. Gidecek olan hekimlerimiz değil, sağlık sistemini çökerten, ülkemizin kamu maliyesini yönetemeyen ve kendi insanına dahi saygı göstermeyen AKP kadroları olacaktır. Hekimlik onurunu sonsuza dek yaşatacak, Mekteb-i Tıbbiyelilerden devraldığımız bayrağı her daim ileri taşıyacağız. Bu vesileyle, bu vatan ve millet için hizmet veren tüm tıbbiyeli kahramanlarımızın Türk milletinin gönlünde sonsuza kadar yaşamaları temennisiyle tıbbiyelilerimizi saygıyla anıyor, ülkemizin sağlıklı bir geleceğe kavuşması için fedarkaca hizmet eden tüm sağlık emekçilerimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum.