Bilim insanları, İngiltere’de kahve içme alışkanlıkları da dahil olmak üzere yaşam tarzları hakkında bir yıl boyunca beş defaya kadar 171 bin 616 katılımcıyla anket yaptı. Araştırmacılar, daha sonra ortalama yedi yıl sonra kimin vefat ettiğini görmek için ölüm belgelerine baktı.
Katılımcıların, yaşları 37 ile 73 arasında değişiyordu ve anket sırasında herhangi bir kardiyovasküler hastalık veya kansere sahip olmadıklarını bildirdi.
ÖLÜM RİSKİ YÜZDE 30 ORANINDA DÜŞTÜ
Harvard Tıp Okulu’ndan Dr. Chiristina Wee, sonuçların, günde 1,5 ile 3,5 fincan olarak tanımlanan orta düzeyde kahve içen kişilerde, kahvesini şekerli içenlerin, kahve içmeyenlere kıyasla ölüm riskinin yaklaşık yüzde 30 daha düşük olduğunu gösterdiğini söyledi. Wee, şekersiz kahve içenlerin, kahve içmeyenlere göre yüzde 16 ila yüzde 29 daha düşük ölüm riskine sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Bulgular, sonuçlar üzerindeki etkilerini ortadan kaldırmak için sosyodemografik, yaşam tarzı ve klinik faktörlere göre ayarlandı. Örneğin, araştırma ekibi sigara içme düzeyi, fiziksel aktivite miktarı, eğitim düzeyi ve beslenme alışkanlıkları hakkında sorular sordu.
İLAVE ŞEKERLERE DİKKAT
Çalışmaya göre, kahvesini tatlandırdığını bildiren ortalama bir kahve tiryakisi fincanına ortalama 1 çay kaşığı şeker koydu.
Wee, "Kahvenize sadece 1 çay kaşığı şeker ekliyorsanız, kahvenin faydaları, bu 1 çay kaşığı şeker ile tamamen reddedilmez" dedi.
Bununla birlikte, kahvelerinde yapay tatlandırıcı kullanan insanlar için sonuçlar daha az netti, bu nedenle araştırmacılar şeker ikamelerini tercih eden insanlar için herhangi bir sonuç çıkaramadı.
Çin'in Guangzhou kentindeki Güney Tıp Üniversitesi’nden araştırmanın baş yazarı Dr. Dan Liu, "Bu çalışmaya dayanarak, klinisyenler hastalarına kahve içenlerin çoğunun içeceği diyetlerinden çıkarmalarının gerekmediğini, ancak daha yüksek kalorili özel kahveler konusunda dikkatli olmaları gerektiğini söyleyebilirler” dedi.
KAHVE VÜCUDU NASIL ETKİLER?
Liu, önceki araştırmaların kahve alımının kalbi koruyabildiğini ve diğer hastalıkların tedavisine yardımcı olabileceğini gösterdiğini belirtti. 2021 yılında yapılan bir araştırma ise düzenli kahve tüketiminin karaciğer sorunları riskini azaltabileceğini gösterdi.
FENOLİK BİLEŞİKLER HAKKINDA
İngiltere’deki Reading Üniversitesi'nde beslenme ve gıda bilimi profesörü Gunter Kuhnle, kahvenin nasıl üretildiğine bağlı olarak farklı sağlık profillerine de sahip olduğunu belirterek, bazı türlerin faydalı olduğuna inanılan fenolik bileşikler içerdiğini aktardı .Bu kimyasal bileşikler, kahvenin lezzetini ve aromasını etkiler. Antioksidanlar olarak hareket edebilirler ve anti-inflamatuar ve yaşlanmayı önleyici özelliklere sahiptirler.
Öte yandan günümüzde kullanılan en yaygın iki kahve türünü Arabica ve Robusta oluşturuyor. Araştırmalar robusta kahvenin Arabica kahvesinden daha yüksek fenolik içeriğe sahip olduğunu gösteriyor.
Kavrulmamış, yeşil kahve çekirdekleri de yüksek düzeyde fenolik bileşik içeriyor. Ancak, demlendiklerindkie zayıf aroma, insanların onları kavurmasına neden oluyor. Kavurma seviyesine bağlı olarak bazı fenolik bileşikler parçalanabiliyor.
Kuhnle, ayrıca nasıl demlendiğine bağlı olarak, kahvenin kardiyovasküler hastalık riskini artırabilecek kimyasal bileşikler olan yüksek düzeyde diterpenler içerebileceğini söyledi. 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre, haşlanmış kahve ve French press kahve en yüksek miktardaki diterpen içeriyor. Mocha ve espresso kahve orta miktarda diterpen içerirken, hazır kahveler veya filtrasyon ile yapılan kahveler en az diterpene sahip. (ntv)