Diyabet hakkında her şey Bornova’da konuşuldu Diyabet hakkında her şey Bornova’da konuşuldu

Özellikle gençlerde boyun damarlarının ani boyun hareketi, boyna masaj, travma nedeniyle yırtılmasıyla da inme meydana gelebilir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı, Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir 29 Ekim Dünya İnme Günü vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı ve hastalara COVID-19 dönemine ilişkin önerilerde de bulundu.
 
Türkiye genelinde inme sıklığı 100.000 kişide 175 kadardır. Ülkemiz genel nüfusuna göre bir yılda ortalama 125.000 yeni inme vakası olmaktadır. İnme her yaşta görülse de yüzde 28 kadarı 65 yaşından önce, yüzde 72 kadarı ise 65 yaşından sonra oluşmaktadır. Türkiye'de inme vakalarının yüzde 85'i beyin tıkanıklığına bağlı iskemik inme, yüzde 15 kadarı ise beyin kanamasına bağlıdır. Dünyada 15 milyon kişi her yıl inme geçirmektedir. Her yıl 6 milyon, her 6 saniyede bir kişi ise inmeden kaybedilmektedir. Her 5 kadından biri ve her 6 erkeden biri inme geçirebilir. Türkiye'de de kadınların daha sık inme geçirdiği gözlenmektedir.
 
İnme gençlerde de görülebilir
İnmeyi, beyinde temiz veya kirli kan taşıyan bir damarın beyne gelen bir pıhtı veya damar sertliği parçacığı ile tıkanması sonucu oluşan beynin kansız yani oksijensiz ve besleyici maddelerden mahrum kalması veya beyinde kanama olmasına ve beyin hücrelerinin damar dışına çıkmış olan kanın kitlesel etkisi sonucu fonksiyon yapamaz duruma gelmesi olarak tanımlayan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı, Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir şunları söyledi: “Beyin damarlarına pıhtı kalpten atabilir ya da şah damarından bir plak parçasının beyin damarına atması ile oluşabilir. Özellikle gençlerde boyun damarlarının ani boyun hareketi, boyna masaj, travma nedeniyle yırtılmasıyla da inme oluşabilir. İnmede en sık görülen bulgular kol ve bacakta güçsüzlük, konuşmada bozulma ve yüzde kaymadır.”
 
İnme hipertansiyon, şeker hastalığı, obezite (şişmanlık), sigara kullanımı, hareketsiz yaşam sonucu oluşabilir vurgusu yapan Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Altmış beş yaşın üstünde bir kadında inme geçirdikten sonra 5 yıl içinde tekrar inme geçirme olasılığı yüzde 25, aynı yaş grubunda erkekte bu oran yüzde 21'dir. Bu nedenle inmeye neden olan risk faktörleriyle mücadele çok önemlidir. İskemik İnme (beyin krizi) geçiren bir hastada ciddi olarak risk faktörleri azaltıldığı takdirde inme riski yüzde 80 azaltılabilir. Akdeniz diyeti dediğimiz zeytinyağı ve sebzeden zengin diyetle inme riski yüzde 44 azaltılabilir. Daha önce sigara için bir kişi sigarayı bırakırsa inme riski yüzde 36 azalırken, egzersiz inme riskini yüzde 28 oranında azaltmaktadır. İnmenin en önemli nedeni hipertansiyondur. Hipertansiyondan korunmak için tuzu hayatımızın bir parçası olarak görmememiz ve egzersiz yapmamız, obeziteden korunmamız gerekir.”

Atrial fibrilasyon önemli bir inme nedeni
Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir: “Kalbin ritim bozukluğu olan atrial fibrilasyon önemli bir inme nedenidir. Atrial fibrilasyona bağlı inmeler çok ciddidir. Özellikle atrial fibrilasyona bağlı oluşacak inmelerde ve inme geçirmeden atrial fibrilasyon saptanan bazı hasta gruplarında kan sulandırıcı tedaviler verilmelidir. Bu açıdan inme geçiren veya inme geçirmeden belli yaş gruplarında atrial fibrilasyonu saptamak çok önemlidir. Bunun için uygun hastalarda EKG ve holter, akıllı saatlerdeki atrial fibrilasyon saptayabilecek metotların uygulanması inmenin önlenmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. İnme sonradan kazanılmış engelliliğe neden olan en önemli hastalıktır. Bu açıdan inmenin önlenmesi ve inme geçiren hastalara damar açıcı tedavilerin uygulanması hastaların gelecekte bağımsız yaşamlarını sağlayabilir. Bu açıdan inme farkındalığının gelişmesi ve sağlıklı yaşamın sağlanması, inmeden korunmak ve kaçmak için temel kurallardır” dedi.

İnmeye müdahalede ilk saatler hayati önem taşıyor
İnme saatler içinde beynin kanlanma yetersizliği ile geri dönülmez hasar görmesine sebep olan acil bir durumdur. Son bilimsel gelişmeler ışığında yapılan araştırmalar, beyin krizinde damardaki tıkanıklığın vasküler yolla; kimyasal bir ajan ile pıhtının eritilmesi yoluyla ilk 4,5 saat içinde (damar içi ilaç enjeksiyonu) ya da mekanik bir ajan yoluyla pıhtının alınmasıyla ilk 6 saat içinde (damar içi  kateter uygulaması), açılmasıyla kanlanmanın yeniden sağlanmasına yönelik yapılan tıbbi girişimlerin hastalığın seyrini, ölüm riskini ve uzun dönemde sekel bırakma düzeyini önemli ölçüde etkilediği göstermektedir diyen Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir: “Özellikle ana beyin damarı tıkanıklığında kateter yolu pıhtının alınması yöntemi oldukça etkili bir yöntemidir. Uygun hastalarda ve inme merkezlerinde tedavi edilen hastaların yüzde 50-60'ı bu tedavi ile uzun vadede bağımsız işlerini yapabilir halde yaşayabilirler. Hastalar, damar açıcı bu girişimler sayesinde hastalığın etkilerine daha az maruz kalmakta, ölüm oranları azalmakta ve hastalık sonrası yaşam kaliteleri daha yüksek olmaktadır. Her iki tedavi yöntemi de gelişmiş teknik altyapı ve yetişmiş, deneyimli personel ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Türkiye'de hem kateter hem de damar yoluyla tedavi veren kapsamlı inme merkezleri T.C Sağlık Bakanlığımızca belirlenmektedir. Bu konu ile ilgili Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği'nin de önemli çalışmaları mevcuttur. Özellikle 112 Acil Ambulans sistemi ile entegre çalışan sistemlerin kurulması ile hastaların inme merkezlerine zaman kaybetmeden getirilmesi hastalıkla mücadelede esastır. İnme sonrası tekrar inme geçirmeyelim diye kan sulandırıcı tedaviler kullanılmaktadır. İnmeye yol açan nedene göre bu tedaviler planlanmaktadır. Tedavilerin ihmal edilmesi ile tekrar inme geçirme riskimiz artmaktadır. Bu açıdan tedavilerimizi her gün düzenli olarak almamız gerekir.

COVID-19 döneminde tedavi aksatılmamalı
Özellikle COVID-19'a bağlı hastaneye ya da yoğun bakıma yatışı engelleyen en kritik unsur aşılardır. Bu açıdan aşılarımızı eksiksiz yaptırmalıyız. Bu pandemi döneminde tedavimizi, hekimimizin önerdiği şekilde aksatmamalı, egzersizlerimizi yapmalı ve kronik hastalıklarımız için mevcut kontrollerimizi yaptırmalıyız. Unutmayalım ki inmeye bağlı ölümler COVID-19‘a bağlı ölümlerden daha fazladır. Kol ve bacakta güçsüzlük, yüzde kayma, konuşmada bozulma bulgularından biri veya daha fazlası oluştuysa mutlaka 112'yi aramalı ve vakit kaybetmemeliyiz.