Yani şu an için ‘genel af çıkacağı’ hususu yalnızca söylentiden ibarettir diyebiliriz. Ancak bu tabi ki ilerleyen süreçte böyle bir karar alınmayacağı anlamına gelmemektedir. Nitekim 21.12.2000 tarih ve 4616 sayılı Kanunla da bu sorun çözümlenememiş, aksine yeni tartışmaların doğmasına neden olmuştur. Bilindiği gibi Rahşan Ecevit’e genel af önerisinde bulunma ilhamını gündüzlerini kreşte, gecelerini komşusu karı-kocayı kasten adam öldürdüğü için 27 yıl ağır hapse hüküm giymiş annesinin yanında cezaevinde geçiren Aylanur isminde 2 yaşındaki küçük bir kızın dramı vermişti (Sabah-28 Temmuz 1998).
Daha sonra bunun diğer bazı partiler tarafından da seçim öncesinde ve sonrasında sahiplenilmesi ve sonra da, kamuoyunun tepkisine rağmen aceleye getirilerek çıkarılan kanunun Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi, cezaevlerinde isyanlara neden olurken; Adalet Bakanının, “Af çıksaydı, cezaevi olayları olmazdı” demek suretiyle afta ısrar etmesi (Hürriyet, 28.12.1999) cezaevi olaylarının yayılması ile sonuçlanmıştı.
Çünkü, af söylentilerinin etkileri en çok cezaevlerindeki mahkumlar üzerinde olmaktadır. Gerçekten de, hükümlü ve tutuklular en küçük bir af söylentisini dahi büyük bir umutla karşılamakta; adeta afla yatıp, afla kalkmaktadırlar.
Peki, af nasıl çıkar? Af çıkması için Mecliste sağlanması gereken çoğunluk nedir?
Af, genel anlamda, bir kişinin kusurunun bağışlanması demektir. Hukukta af ise, devletin suç işleyip hüküm giymiş bireyleri bazı durumlarda bağışlaması anlamına gelir.
Affın amacı, çeşitli esaslara dayandırılmaktadır. Bunlardan birisi, ceza kanunlarının somut olaylara uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek haksızlıkların önüne geçmek suretiyle, adaletsizlikleri gidermektir. Çünkü, adalet teşkilatı ne kadar mükemmel olursa olsun, adli hataların söz konusu olabileceği savunulmaktadır.
Cezaevlerinin boşaltılması isteği de affın amaçları arasında sayılabilir. Bu şekilde, bakım, gözetim ve beslenme masrafları yönünden tasarruf sağlanabileceği; cezaevi personeline de bir rahatlık sağlayacağı savunulmaktadır. Türkiye’de, af savunucularının en önemli gerekçeleri arasında bu gelmektedir. Gerçekten de, cezaevlerinde aşırı yığılma, devletin cezaevlerine hakim olamaması gibi nedenlerle affın gerekliliği dile getirilmektedir. Bu şekilde, mahkemelerin iş yükünün de azalacağı ifade edilmektedir. Ancak, Türkiye’de, affın genellikle siyasi amaçlara dayandırıldığı da bir gerçektir.
Af, genel af ve özel af olmak üzere ikiye ayrılır. Belirli bir suçu ve bu suçtan hüküm giymiş kişilerin cezalarını ortadan kaldıran affa genel af denir. Aftan yararlanan kişinin savcılıktaki sabıka kaydı silinir ve o kişi hiç hüküm giymemiş sayılır.
Genel af durumunda; genel af halinde, yürütülmekte olan savcılık soruşturmaları takipsizlik kararı ile sonuçlandırılır. Ceza mahkemelerinde açılan ve devam eden kamu davaları hakkında düşme kararı verilir. Kesinleşmiş ceza mahkumiyeti tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar. Yani, hüküm infaz edilmez. Genel affa uğrayan hükümlü tekrar suç işlese bile, hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz.
Bir yargılamada verilen adaletsiz ya da yanlış kararın düzeltilmesi ya da yaşlıların veya hastaların bağışlanması amacıyla çıkarılan affa da özel af denilmektedir. Bu durumda ya ceza hafifletilir ya da tamamen ortadan kaldırılır. Ancak, genel aftan farklı olarak özel afta, suç yine de işlenmiş sayılacağından kişi hüküm giymiş kabul edilir ve savcılıktaki sabıka kaydı silinmez.
Anayasamızın 87. maddesi ile, genel ve özel af çıkarma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Yine aynı maddede “Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar verileceği” yer almaktadır.
Buna göre Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile yani 600 üye tam sayısı bulunan mecliste 360 milletvekilinin kabul oyu ile af çıkarılabilmektedir.
Bununla birlikte Anayasamızın 104. maddesi ile, cumhurbaşkanına da ‘özel af’ çıkarma yetkisi tanınmıştır. Buna göre cumhurbaşkanı, sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletebilir veya kaldırabilir.
Görüldüğü üzere ülkemizde genel af çıkarma yetkisi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmişken, özel af çıkarma yetkisi hem Türkiye Büyük Millet Meclisine hem de Cumhurbaşkanına verilmiştir.
Belirli bir suç tipine özgü olarak genel af çıkarılabileceği gibi, suç tasnifi yapılmaksızın tüm hükümlüleri etkileyecek şekilde genel af da çıkarılabilir. Bununla birlikte Anayasamıza göre, yalnızca orman suçları için genel af veya özel af çıkarılamaz. Anayasanın 169. maddesine göre, “Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.”
Yakın Geçmişte Çıkarılan Aflar Nelerdir?
Ülkemizde af kanunları genellikle geçmişe dair siyasi hesapların kapatılması, yeni bir başlangıç yapılması ve toplumsal huzur ve benzeri gerekçelerle ya da darbe sonrası siyasi ve sosyal ortamın pekiştirilmesi amacıyla çıkarılmıştır.
Bununla birlikte, cezaevi hükümlü ve tutuklu mevcudunu azaltmak, devam eden dava ve soruşturmaları azaltmak ya da bitirmek amacıyla çeşitli iktidarlar tarafından da af yasaları çıkarılmıştır. Adı af olmamakla birlikte getirilen infaz düzenlemeleri, denetimli serbestlik yasasında yapılan değişiklikler de toplumda af olarak nitelendirilmiştir.
Ülkemizde 1921 yılından bu yana kapsamı değişiklik gösteren toplam 52 adet af kanunu çıkmıştır. 1922, 1923, 1933, 1960, 1963, 1966 ve 1974’te olmak üzere toplamda (7) kez genel af ilan edilmiştir. Türkiye tarihindeki son genel af 22 Aralık 2000 tarihinde “Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası” adı altında çıkarılmıştır. Devlete karşı işlenen suçlar dışındaki tüm suçlara erteleme veya şartlı salıverme getiren yasa, Rahşan Ecevit’in önerisiyle çıkarıldığından kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinmektedir.
Çıkarılan bu af, toplumda olumsuz tepkilere neden olduğu için bundan sonra kapsamı bu denli geniş olan bir af daha çıkarılamamıştır.
22 Yıl Aradan Sonra Yeniden Genel Af Çıkarılmalı Mıdır?
Toplumda af yasasının çıkarılmasına destek veren kesim olduğu kadar, bu yasanın çıkarılmasına tepki gösteren azımsanamayacak miktarda kişi de bulunmaktadır.
Zira, en son 2000 yılında çıkarılan genel aftan sonra, cezaevinden çıkarılan mahkumlar kısa sürede yeniden suç işleyerek cezaevlerine geri dönmüştür. Yani af sebebiyle esasen daha çok kişi mağdur olmuş, zarar görmüş ve sonrasında daha fazla suç işlenmiştir.
Her ne kadar bu konuda genelleme yapmak yanlış olsa da, affedilen mahkumların uslanmadığı yapılan incelemeler neticesinde ortaya konmuştur.
Ancak FETÖ'cü savcı ve hakimlerin yürütmüş olduğu soruşturmalar ve yapmış oldukları yargılamalar neticesinde de birçok suçsuz vatandaşımızın cezaevlerinde mahkum olduğu bilinen bir gerçektir.
Kanımızca çözüm, genel af ilan etmek değil de, bu konuda özel komisyonlar kurularak yargılamaların yeniden yapılması ve infazların durdurulmasıdır. Böylelikle suçlu suçsuz ayrımı yapılmaksızın herkesin salıverilmesi yerine, yalnızca haksız yere suçlananlarının hakları iade edilmiş olacaktır.
Av. Çiler Nazife Koşar