İzmir Ticaret Borsası (İTB) Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısı, 22 Şubat 2022 Salı günü video konferans aracılığıyla ve üyelerin geniş katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının ana gündem maddeleri Rusya-Ukrayna krizi, emtia piyasalarında yaşananlar, temel gıda ürünlerinde uygulanan KDV indiriminin piyasaya etkileri, tarım ve gıda ihracatındaki gelişmeler ve GDO’suz Pamuk A.Ş. faaliyetleri oldu.

TÜM DİKKATLER ABD MERKEZ BANKASI TARAFINDAN 16 MART’TA AÇIKLANACAK FAİZ KARARINA ODAKLANDI.

Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısında konuşan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, ülkemizde ve dünyada gündemin yoğun olduğu bir ayı daha geride bıraktığımızı belirterek, “Küresel piyasaların temel gündemi, Ukrayna ve Rusya arasında giderek yükselen tansiyon... Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass ve Donetsk’in bağımsızlığını tanıdığını açıklaması ve her iki bölgeye de asker yollaması tüm dünyanın sonu bilinmeyen bir sürece girmesine neden olmuş durumda. Yaşanan bu gerginlik emtia piyasalarında öncelikle enerji ve altın fiyatlarının yükselmesine neden oluyor” dedi. Buna bağlı olarak petrol fiyatlarının 95 doların üzerine çıktığını ve son 7 yılın zirvesinde olduğunu, doğalgaz fiyatlarında da benzer gelişmeler yaşandığını dile getiren Işınsu Kestelli, “Enerjideki fiyat artışının en temel sonuçlarından birisi üretim maliyetlerini yükseltmesi ve enflasyon artışına neden olması. Örneğin tekstil üretiminde toplam maliyetin ortalama yüzde 10’u enerji sarfiyatından kaynaklanıyor. Tarımda da başta sulama, toprak işleme ve hasat gibi faaliyetlerde yoğun enerji tüketiliyor. Ayrıca, ürünlerin tüketim noktalarına ulaştırılmasında, akaryakıt fiyatlarındaki artış sebebiyle maliyetler sürekli artıyor. Tüm bunlar doğal olarak raflara, tezgâhlara, etiketlere yansıyor. Boyutları ve etkileri farklı oranlarda olsa da yüksek üretim maliyetleri tüm ülkelerde enflasyon sorununu beraberinde getiriyor. Örneğin, ABD’de enflasyon ocak ayında son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı ve yüzde 7,5 oldu. Beklentilerin üzerinde gelen enflasyon oranı nedeniyle tüm dikkatler ABD Merkez Bankası tarafından 16 Mart’ta açıklanacak faiz kararına odaklandı. 25 puanda ağırlık kazanan beklentilerin yerine 50 baz puanlık bir faiz artışının söz konusu olabileceği konuşuluyor. Bu kararın ekonomik parametreler üzerindeki etkisini dikkatlice takip etmekte fayda olduğunu düşüyorum” diye konuştu.

Enerji fiyatlarındaki artışın bir diğer sonucunun da dış ticaret dengesine negatif etki ederek dövize olan ihtiyacı artırması olduğunu belirten Kestelli, “Örneğin enerji ithalatı için harcadığımız tutar son 5 yılda 203 milyar dolar oldu. Aynı dönemdeki toplam dış ticaret açığımız ise 253 milyar dolar. Kısacası son beş yılda enerji ithalatımız dış ticaret açığının %80’nini oluşturuyor. Bu açığı karşılamak için gerekli paranın döviz piyasalarında yarattığı negatif etkiyi de düşündüğümüzde enerji üretiminin ne kadar önemli olduğu çok daha net ortaya çıkıyor. Bu nedenle yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarımızı artırmamız orta ve uzun dönemde ülkemiz için büyük önem taşıyor” dedi.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve büyük önem taşıyan gelişmelerden birinin de temel gıda maddelerinin KDV oranlarında yapılan düzenleme olduğuna değinen Kestelli, “Düzenleme ile pirinç, makarna, et, süt ve süt ürünleri, yumurta, yemeklik yağlar, bakliyat çeşitleri, şeker, şekerli ürünler ve su gibi günlük hayatımızda sıkça tükettiği temel gıda maddelerinde KDV oranı yüzde 8’den yüzde 1’e indirildi. Temel gıda ürünleri özellikle düşük gelir gruplarının harcamalarında bütçelerinin çok önemli bir kısmını oluşturuyor. KDV indirimi vatandaşın harcama bütçelerini olumlu anlamda etkilemesi açısından çok faydalı olacaktır. KDV indiriminin tüketicilerimize sağlayacağı doğrudan etkilerinin yanında, orta ve uzun dönemde ilgili gıda sektörlerimize de dolaylı olarak olumlu etkilerinin olacağını düşünüyorum” dedi.

2021 yılında sektörde yaşanan en olumlu gelişmenin şüphesiz ki ihracatta yaşanan artış olduğuna dikkat çeken Kestelli, “Genel ticaret sistemine göre tarım ve gıda ürünleri ihracatımız yüzde 22 oranında artarak 25 milyar dolara ulaştı. İhracatımızın 7 milyar doları tarımsal hammaddelerden oluşurken, geri kalan 18 milyar doları işlenmiş tarım ürünlerinden oluştu. İzmir olarak gerçekleştirdiğimiz tarım ve gıda ürünleri ihracatı ise 2021 yılında 3,3 milyar dolara yükseldi. Buna göre toplam tarım ve gıda ihracatındaki payımız yüzde 13 seviyesinde. Kötü değil ama potansiyelimizin çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. İhracatımızı artırmak için birincil tarımsal üretimimizi ve tarımsal sanayimizi daha verimli ve katma değerli hale getirmemiz, inovatif ürünlere yönelmemiz, aynı zamanda da alternatif pazarlar için çalışmamız gerekiyor. Son dönemde iklim krizi boyutundan yaşadıklarımız küresel tedarik zincirlerinin orta ve uzun dönemde kısalmak zorunda kalacağını ortaya koyuyor. Her ne kadar en yoğun ihracatımız Avrupa ülkelerine olsa da İzmirli sektör temsilcileri olarak başta yakın coğrafyamızdaki pazarlar olmak üzere dünyanın her köşesinde daha aktif olmak için çaba göstermeliyiz” diye konuştu.

Meclis Başkanı Barış Kocagöz, “GMO Free Turkish Cotton” projesinin İzmir Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ve İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçılar Birliği ile birlikte yürüttüğü, pamukta sürdürülebilirliği öne çıkaran bir markalaşma olduğuna değinerek bu amaçla hep birlikte GDO’suz Pamuk A.Ş. şirketini yürütme görevi için 5-6 ay önce kurduklarını ve geçtiğimiz günlerde projenin tanıtımı için Paris “Premiere Vision” Tekstil Fuarı’nda İstanbul İhracatçı Birliği’nin sponsorluğunda stand açtıklarını belirtti. Üç gün süresince stantta tekstil profesyonelleri ile bu önemli projeyi fuar katılımcılarına anlattıklarını söyleyen Barış Kocagöz, “Çalışmaların yurt içi fuarlar ve markalar ile görüşmeler şeklinde de süreceğini söylemek isterim. Ne mutlu ki projemize Tarım Bakanlığımız da tam destek veriyor. Bu anlamda, Bakan Yardımcımız da son Ulusal Pamuk Zirvesi’nde projemize olan desteklerini açıkladı. Bu sezon pamukta ‘İyi Tarım Uygulamalarının’ da destekleme kapsamında olacağının açıklanmasını Bakanlığımızdan bekliyoruz” diye konuştu.

Ülkemizde şu an en önemli gündemlerden birinin elektrik fiyatlarındaki artışlar olduğuna değinen Kocagöz, “Defalarca bu toplantılar aracılığıyla da söylediğimiz gibi enerjinin ne kadar stratejik ve önemli olduğunu toplumumuzun anlaması için ancak böyle kötü günler yaşamamız gerekiyor maalesef. Her defasında tekrar ediyoruz ki bize ait olmayan bir hammadde kaynağı, yani gaz ile yapılan üretimin hem fiyat hem de tedarik riski ortadadır. Belki kimse farkında değildir ki devletimiz sırf gaz ile enerji üretenler zarar etmesin diye yıllarca bu hammadde fiyatlarını sübvanse etti. Ancak fiyatların son yılda inanılmaz yükselişi bu desteğin de yavaş yavaş kesilmesine neden oldu. Bu durumun sürdürülebilir olmadığı çok açıktı. Kontrolü sizde olmayan bir kaynak ile hem uzun vadeli hem de stratejik bir plan yapmak mümkün değil. Nitekim öyle de oldu. Yaklaşık hâlâ en az yüzde 40 ile göbeğimizin bağlı olduğu, ithal ettiğimiz doğal gaz ile başa çıkmak için elektrik fiyatları yükseltildi. Halbuki ülkemiz bugün bile doğru politikalar üretildiğinde bu yüzde 40’ı yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılayabilir. Bugün için toplam kurulu gücümüzün yüzde 10’u rüzgâr, yüzde 1,9’u jeotermal ve yüzde 0,5’i güneş. Halbuki rahatlıkla yüzde 20’si rüzgâr, yüzde 7’si güneş ve yüzde 3’ü jeotermal olabilir. Yeter ki destekleme sistemi tekrar gözden geçirilerek yenilensin ve lisanslama süreci eskisi gibi proje geliştirme olarak kolaylaştırılsın. Bakın son zamlarla serbest piyasa dahi 10 cent’lere dayandı. Diğer taraftan yüksek denilen eski 7,3 cent destek bile düşük kaldı. Diğer taraftan yeni projeler için bu destek dahi mevcut değil.” dedi.

Yenilenebilir kaynaklarımız alanında daha çok yatırım çekmemiz gerektiğine değinen Kocagöz, “Ülkemiz bu anlamda çok ama çok şanslı. Ancak bu potansiyelimizi ancak doğru hamlelerle bir değere çevirebiliriz.

Diğer taraftan tarımda ve tarımsal üretimde yenilenebilir kaynakların mümkün olduğunca çok kullanımı için gerekli desteğin verilmesi gerekiyor. Sulama sistemleri ile bu desteğin başlatılmış olması çok olumlu. Ancak kapsam genişletilerek ve kolaylaştırılarak tüm tarımsal üretim ve işleme yatırımlarına da verilmeli” diye konuştu.

Çiğli Halk Eğitim Merkezi'nden Farkındalık Yaratacak Etkinlik Çiğli Halk Eğitim Merkezi'nden Farkındalık Yaratacak Etkinlik

Açılış konuşmalarının ardından toplantının görüş ve öneriler bölümünde söz alan Yönetim Kurulu ve Meclis üyeleri, sektörlerine ilişkin güncel gelişmeler hakkında bilgi paylaşımında bulundu.