İzmir

İZSİAD’da gündem kadına şiddet

İZSİAD düzenlediği çevrimiçi toplantıda kadına yönelik şiddeti konuştu. İZSİAD’a konuk olan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Esen Armağan Özakbaş "Bir Halk Sağlığı Sorunu Olarak, Kadına Yönelik Şiddet” sunumu ile kadına yönelik şiddetin etkilerini anlattı.

Abone Ol

Kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel olmadığını söyleyen Özakbaş, “Önce şiddeti tanımak gerekiyor. Fiziksel şiddetin yanında psikolojik, ekonomik şiddetler de mevcut. Birçok kadın maruz kaldıkları şiddeti şiddet olarak bile algılamıyor. Önce bunu değiştirmemiz gerekiyor” dedi. Toplantının açılışında konuşan İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt,  “Kadına şiddet, maalesef son yıllarda ülkemizin kanayan bir yarası haline geldi. Gün geçmiyor ki yeni bir kadın cinayeti haberi basın yayın organlarına düşmesin. Bu sorun ile nasıl mücadele edileceği, hangi önlemlerin alınacağı toplumun tüm kesimleri ile konuşuluyor, tartışılıyor ancak bir sonuç alabildiğimizi söylememiz mümkün değil” dedi.

İstanbul Sözleşmesi gibi kadını koruyan bir sözleşmeden çıkmanın da bu kadına yönelik şiddet ikliminin sürmesine olumsuz katkı sunduğunu ifade eden Küçükkurt, “Kadınların bu ülkede bir çok problemi var, cam tavan uygulamaları, ayrımcılık, mobbing, taciz, iş yaşamında var olma ve iş yaşamına katılma problemleri gibi bir çok sorunla boğuşurken, son yıllarda yaşadığımız bu kadın cinayetleri tüm bu problemleri tali hale getirdiğini söylemek de mümkün” dedi.

Bu şiddet sarmalına bir günde girmediğimize dikkat çeken Küçükkurt, “Toplumsal olarak kanayan yara haline gelen bu sorunun çözümü de sadece adli önlemlerle olamaz. Elbette ki adli olarak bu tarz kadına yönelik şiddet eylemlerinde en sert cezalar verilmeli, bu yapılırken önleyici tedbirlerden de taviz verilmemeli. Kısa vadede bunlar yapılırken uzun vadede toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir eğitim anlayışı ile çocuklarımız bu yönde eğitilmeli, geleceğin erkek ve kadınları olacak çocuklarımızı kadına şiddete karşı bireyler olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bu eğitim sürecinde anne ve babalara da büyük görevler düştüğünü de belirtmek isterim” diye konuştu.

Tarihten bugüne kadın mücadelesi

Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Esen Armağan Özakbaş’ın "Bir Halk Sağlığı Sorunu Olarak, Kadına Yönelik Şiddet” sunumuna insanlığın tarihi boyunca dünden bugüne kadının toplum içindeki yerini ve gelişimini anlatarak başladı. Tarihin kadına yönelik karanlık dönemleri olduğunu da söyleyen Dr. Özakbaş, orta çağ Avrupası’nda cadı avı döneminde bir çok kadının sistematik olarak katledildiğini söyledi. 18. Yüzyılda sanayi devrimi ile kadınların ücretli olarak çalışmaya başladıklarını belirten Özakbaş, “Üretim ilişkileri değiştikçe kadınların mücadele alanları da değişim gösterdi. O dönemde büyük ayrımcılıklarla da olsa iş yaşamına kadının girmeye başlaması önemli” dedi. Clara Zetkin ve Rosa Lüksemburg’a da atıfta bulunan Özakbaş, kadın hakları mücadelesinde bu iki yazar ve eylem kadının özverili çabalarına da vurgu yaptı.

İstanbul Sözleşmesi çok önemli

 

İstanbul Sözleşmesi’nin çok önemli olduğunu ifade eden Özakbaş, “Şiddeti meşrulaştırmak, gelenekle açıklamak bu sözleşme ile yasaklanıyor. Suçluları cezası bırakmama yükümlülüğü de getiriyor. Aynı zamanda da politika geliştirme yükümlülüğü getiriyor” dedi.

Kadına yönelik şiddette failin en yakın erkekler olduğuna dikkat çeken Özakbaş, “Aile içi şiddet en çok kadınlara ve çocuklara yöneliyor. Kocalar, sevgililer, abiler, babalar, kardeşler en önemli aktörler” dedi.

Dünyada her 3 kadından biri erkeklerin fiziksel ya da cinsel tacizine maruz kaldığını vurgulayan Özakbaş, “Türkiye kadına yönelik şiddette Avrupa birincisi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu çok başarılı veri topladıklarını söylemek isterim. Töre, namus, tutku cinayeti tabirleri çok sakıncalı, bu tabirler şiddeti normalleştirmeye hizmet ediyor, kullanmamaya özen göstermemiz gerekiyor” diye konuştu.

“Şiddeti tanımalıyız”

Şiddeti iyi tanımak gerektiğini vurgulayan Özakbaş, “Kadın kendisine uygulanan şiddetin şiddet olduğunu bile bilmiyor. Şiddet sadece fiziksel değildir, psikolojik, ekonomik şiddet türleri de var. Bunları tanımak gerekiyor ki uygulanan şiddete karşı önlem alabilinsin. Ayrıca kadın şiddeti tanımlayamayınca daha sinik bir yaşam sürmeye mahkum oluyor, yardım bile istemeye gerek görmüyor. Toplumsal bir farkındalık yaratmak ve kadınlara bunu anlatmak mecburiyetindeyiz” dedi.